Kaba Sözcükler İnce İnsanlar(12/01/2007)
Geçenlerde sözcükler üzerinden
sürdürülen bir tartışmanın içinde buluverdim kendimi. Konu görünüşte, görme
duyusu bulunmayan insanlar için hangi sözcüğün kullanılmasının daha doğru
olacağıydı.
Üzerinde konuşulan sözcük hangisi?
Kör...
Karşımdaki:
“Kör, çok kaba bir tabir... Bunun
yerine daha ince, yumuşak, insancıl bir kelime kullanılmalı bence, görme engelli
gibi...”
Dil üzerine düşünmeye başlıyorum ister
istemez. Aklıma ilk gelen soru:
Sözcüğün kabası, incesi olur mu?
Sözcükleri kullanım sonucu insanlar
genişletiyor veya daraltıyor. Kuşkusuz bu kullanımları da o dönemin sosyal,
ekonomik, siyasal, kültürel koşulları etkiliyor. Öte yandan, insanların
sözcükleri kullanırken içinde bulundukları psikoloji de bu kullanımda etkin rol
oynuyor. Bu durumda sözcükle anlatılmak istenen konu, onun kullanılış amacına
göre değişiyor. Örneğin, “eşek” sözcüğünü ele alalım. Yolda yük taşımakta olan
bir eşeği göstererek: “eşek yük taşıyor” biçiminde kurulan bir tümce, sürmekte
olan bir eylemi dile getirdiğinden herhangi bir tepkiyle karşılanmaz. Ancak
kızdığınız birine öfkeyle: “sen eşeğin birisin!” dediğinizde tepkiyle karşılanırsınız.
Bu tepki genelde aynı veya benzer söz/sözlerin size yönelmesi biçiminde olur.
Ancak, hangi sözcük kullanılırsa kullanılsın, tepkinin olumsuz olacağı
kesindir. Söylediğiniz söz karşınızdakinde hoş duygular uyandırmaz.
Dikkat ettiniz mi? Verilen ilk örnek
tümce hiçbir tepki yaratmazken, ikincisi söylendiği kişide yarattığı duygu
dolayısıyla az veya çok olumsuz bir tepki alır. Oysa iki tümcede geçen sözcük
aynı...
Bu durumda tepkinin yöneldiği sözcük
müdür?
Hayır.
Nedir peki?
Sözcüğü kullanım biçimi... Daha da
açıkçası, karşınızdaki insana bir hayvan türünü niteleyen sözcükle yaptığınız
yakıştırma olumsuz karşılanır.
Gelelim köre...
Türkçede kör, oldukça geniş anlamlar
içeren bir sözcük. Türk Dil Kurumu’nun Güncel Türkçe Sözlüğü’nde bu sözcükle
ilgili açıklamalar şöyle: “1. Görme engelli. 2. Keskinliği yeterli olmayan. 3.
Az aydınlık veren. 4. Kötü. 5. mecaz- Arkası tıkalı olan veya ıslak. 6. mecaz-
Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan. 7. mecaz- Duyarlılığını
yitirmiş.”
Görüldüğü üzere, genellikle olumsuz
anlamlar içerecek biçimde kullanılmış bir sözcük kör. Görme duyusu bulunmayan
kimse anlamına gelen ilk açıklama için de sözlükte Necati Cumalı’nın
şu tümcesi örnek olarak gösteriliyor: “Körü körüne duygululuk sanatçıyı da
körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür.” Yazar kötü bir
örnekle –aşağılayıcı da denebilir- anlatıyor sanatçıda körü körüne duygulu olma
durumunu. Körün bastonla yolunu yoklaması, onu zavallı konumuna düşürmez. Ancak yazarın yaşadığı dönemin özünde var
olan sosyo-ekonomik yapı, körleri bugün olduğundan
daha çok kısıtlamaktaydı. Teknolojik gelişmelerle kör ve az görenler sosyal,
ekonomik, kültürel hayatta belirginleşmeye başladılar. Cumalı’nın
yukarıdaki tümcesinde yer alan sözcük kör değil, görme engelli de
olabilirdi.
Bu noktada, sorun üç harfli kör
sözcüğünde mi?
Kanımca hayır.
Ancak eğer kör sözcüğünü görme yetisi
bulunmayan bir insanı küçük düşürmek, küçümsemek, aşağılamak için
kullanırsanız, o zaman sözcükte değil, ancak sizin düşüncenizde sorun var
demektir. Bu bağlamda, terk edilmesi gereken sözcük olmaz, o sözcük
aracılığıyla ortaya konan düşünce olur.
Öte yandan, genelde durumu adlandırma
konusunda bu denli “incelikli” davranan “ince” insanlar “yumuşak” sözcük
kullanmakla ince davranmış olmadıklarının bilincine varmıyorlar. Örneğin, kör
veya az gören bir kişinin eğitim veya iş yaşamındaki başarılarını, ağzı açık,
gıptayla dinleyen kişiden çoğu kez şu sözleri duyarsınız: “Müthiş! Ben olsam
asla yapamazdım.” Oysa olmamış ki nereden bilsin! Aynı kişi yarım saat sonra
kör/az gören kişinin kahve veya çay içip içmeyeceğini yanındakine sorar bunun
da ayrımcılığın bir başka görünüş biçimi olduğunu düşünmeden.
Görme engelli dediğinizde sorun
bitiyor mu?
Acaba dünyaya egemen olan yoksulu daha
yoksul, varsılı daha varsıl yapan bu engelleyici sistemi –çünkü böyle bir
sistem sadece sakatları engellemez- evcilleştiremediğimiz için mi kullanıma
göre anlam verdiğimiz sözcükleri evcilleştirmeye çalışıyoruz?