Özel İnsanlar



Geri Dön

Zaman Yönetimi Üzerine
Gültekin Yazgan (Av. Emekli Öğretmen)
(19 Mart 2004 Cuma)

Yönetim sözcüğü son yılarda dilden düşmez oldu: Kamu yönetimi, yerel yönetim, borç yönetimi, sanırım aşk yönetiminden bile söz edenler var. Hepsi de kendilerine göre değerli konular.

Ben de zaman yönetiminden söz açarak yönetim meraklıları kervanına katılayım dedim.

Zaman yönetimini çok kişinin işittiğini, ama görünüşe bakılırsa az kişinin bunun önemi üzerinde durarak ona göre yaşamına çeki düzen verdiğini sanıyorum.

Pek çok kişi yarışmalara, pop star programlarına, hele hele neredeyse her gün ekrana yansıyan maç görüntülerine sanki kendimiz kazanacakmışız ya da kaybedecekmişiz gibi, saatler harcıyor. Ne diyelim ki bu da bir yaşam görüşü.

Biz dönelim bugünkü konumuza. Okuyucularım bu yazıda okuduklarını zaten bildiklerini söyleyerek okumayı bırakabilirler. Ben bildiklerimizi bir kez daha hatırlamakta yarar olduğunu düşünüyorum.

Kısaca tanımlamak gerekirse, zaman yönetimi sahip olduğumuz zaman parçasını en verimli biçimde kullanmayı sağlamanın yoludur diyebiliriz.

“Zaman parçası tamlamasını kullanıyorum; çünkü biz gerçekten başı, sonu belirsiz geçip giden zamandan değil, yaşamın iki ucu arasındaki zaman parçasından, başka deyişle ömrümüzden söz ediyoruz. Ne yapacaksak, ne başaracaksak veya başarmayacaksak işte bu zaman parçası içine sığdırmak zorundayız. Saatin tik taklarına kulak verelim. Trenin raylar üzerinde kayıp gittiğinin kanıtı olan tekerlek tıkırtıları gibi, saat tıkırtıları da zamanın geçip gitmekte olduğunu seslendirmiyor mu?

Biz görme özürlülerin zaman yönetimine herkesten daha çok titizlikle önem vermemiz gerekir. Gün, görme özürlüler için de, görenler için de yirmi dört saattir. Bu bakımdan eşit durumdayız; ama birçok şeyi başarabilmek veya gerçekleştirebilmek için gören bir kimseden daha çok zaman harcamak zorunda olduğumuzu da unutmamak gerek. Bunu basit bir örnekle açıklayayım: Diyelim ki gören bir öğrenci günlük 24 saatin 8 saatini uykuda, 8 saatini okulda geçirmektedir. Kalan 8 saatin 4 saatini ders çalışmaya, bir saatini yemeğe ve üç saatini de dinlenmeye ve eğlenmeye harcamaktadır. Görme özürlü öğrenci gören öğrenci kadar ders hazırlığı yapmak istiyorsa 4 saat ona yetmeyecektir.

Gereken ek çalışma zamanını dinlenmeye ve eğlenmeye ayıracağı zamanı kısaltarak sağlayabilir. Böylece ders çalışma zamanını uzatabilir. Bunu yapmayacaksa dört saatlik çalışma zamanını gören öğrenciye göre daha verimli kullanmanın yolunu bulması gerekir. Kısaca şunu demek istiyorum: Bir işe ayırdığımız zaman parçasını ya başka zaman parçalarından alarak, ya da daha verimli çalışma yöntemleri uygulayarak değerlendirebiliriz. Bu yollardan birini veya her ikisini uygulayabilirsek o zaman gören öğrencinin dört saatte elde edeceği verimi tam olarak sağlayamayacağız demektir. Belirli bir zaman parçasını daha verimli kullanmak için görme özürlülerin birtakım araçlardan yararlanması zorunludur. Örneğin, yazma işlerinde tablet yerine kabartma yazı makinesi kullanan bir görme özürlü yazmayla ilgili işlerde verimi artırmış olacaktır.

Zaman yönetimi üstüne kitaplar yazılmıştır. Bunları bir dergi yazısına sığdırmak elbette olanaksızdır. Ancak, görme özürlüler için şu temel ilkeyi bir kez daha belirtmekte yarar görüyorum: Yaşam programımızda belirlediğimiz hedeflere ulaşabilmek için aynı hedeflere ulaşmak amacıyla görenlerin ayırdığı zamana göre daha çok zaman ayırmalı ve bu zamanı elden geldiğince daha verimli kullanabilmenin yöntemlerini bulup uygulamalıyız.

Zaman yönetiminde başka önemli bir nokta da şudur: Otobüste, yemek masasında veya başka bir yerde hiçbir şey için kullanılmayan zaman parçalarımızdan yararlanmalıyız. Bu küçücük zaman parçacıkları değerlendirilirse göreceksiniz ki başka türlü gerçekleştirmeye zaman bulamadığımız bazı şeyleri gerçekleştirebileceğiz.

Yabancı dil öğrenme yöntemlerinin ünlü yazarlarından Berlizh’in 32 yabancı dil bildiği söylenir. Bunu nasıl yapabildiğini sormuşlar. “Günlük yaşamda yemek masasında ısmarladığım yemeği beklerken geçen zaman parçalarını kullanarak,” yanıtını vermiş.

Bu konuya bu kadar zaman vermek yeter. Daha fazla zamanınızı almayayım.

Geri Dön


İçeriğe geri dön | Ana menuya dön